Federal Kriminal Dairesi, vatandaşların güvenlik duygusu üzerine yapılan ve “2020 Almanya’da güvenlik ve suç” başlığını taşıyan bir anketin sonuçlarına dayanarak hazırlanan raporu yayımlandı.
Raporda, ülkedeki göçmen kökenliler ile Almanlar ortasındaki güvenlik hissinde değerli farklılıkların gözlemlendiği belirtildi.
Türk ve Polonya kökenlilerin Almanlara nazaran cürüm mağduru olma konusunda daha fazla telaş ettiği belirtilen raporda, “Göçmen kökenliler, bilhassa Türkiye’den gelenler Almanlara nazaran ön yargı ve nefretten kaynaklanan kabahatlerin mağduru olma korkusunu daha fazla yaşıyor.” sözü kullanıldı.
Almanya’da Türklerin yüzde 92’si “yaşadığı bölgede gündüz yalnız başınayken kendisini inançta hissettiğini” belirtirken, bu oran Almanlarda yüzde 98,6, Polonyalılarda yüzde 98,8, Afganistan, Irak, Suriye ve Eritre’den gelenlerde yüzde 98,5 olduğu belirtildi.
Yaşadığı bölgede gece yalnız başınayken Türklerin yüzde 69,6’sı kendisini inançta hissederken, Almanlarda bu oran yüzde 72, Polonyalılarda yüzde 69,4 ve Afganistan, Irak, Suriye ve Eritre’den gelenlerde yüzde 84,8 çıktığı aktarıldı.
Raporda bir hatanın mağduru olmaya ait de Almanlar ile göçmen kökenliler ortasında büyük farklılıklar bulunduğuna işaret edilerek, bilhassa Polonyalı ve Türk kökenlilerin öteki insanlara nazaran bir cürmün mağduru olma konusunda daha kaygılı oldukları kaydedildi.
Türklerin yüzde 49,1’i ön yargı ve nefretten kaynaklanan kabahatlerin mağduru olma telaşı taşıdığına dikkati çekilen raporda bu oranın, Almanlarda yüzde 9,7, Polonyalılarda yüzde 18,3, Afganistan, Irak, Suriye ve Eritre’den gelenlerde ise yüzde 33,1 olduğu bilgisi paylaşıldı.
Raporda halkın yüzde 24’ü polisin hassas davranmadığını söz ederken, göçmen kökenliler ortasında polisin hassas davranmadığını söyleyenlerin oranının yüzde 44 olduğu aktarıldı.
Almanya’da yaşayanların yüzde 44’ünün gece toplu taşıma araçlarını kullanmaktan çekindiği, bu oranın bayanlarda yüzde 60’a çıktığı belirtildi.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Almanya’da yaşayan insanların büyük kısmının konutunda ve yaşadığı etrafta kendisini inançta hissettiğini belirtti.
Genel olarak vatandaşlar ortasındaki “güvenlik hissinin” yüksek olduğunu vurgulayan Faeser, Almanya’nın dünyada en inançlı ülkelerden biri olduğunu kaydetti.
Faeser, rapordan çıkan sonuçların hangi bahislerde düzgünleştirme yapılması gerektiğini de gösterdiğini bildirerek, emniyet teşkilatının toplumdaki çeşitliğin aynası haline gelmesi ve ırkçı ön yargıların önüne geçilmesi için polis eğitiminde bu bahse tartı verilmesi gerektiğini belirtti.
Göçmen kökenliler ortasında ön yargı ve nefret cürümlerinin mağduru olma endişesinin bulunduğuna işaret eden Faeser, bu hususta emniyet ünitelerinin daha hassas hale getirilmesini istedi.
Siber cürümlerin arttığına da işaret eden Faeser, Almanya’da her 10 siber hatanın yalnızca birinin polise bildirildiğini belirterek siber kabahatlerle çaba için daha fazla yatırım yapılacağını kaydetti.