Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda 15 yıl savaş pilotu olarak vazife yapan, 2010 yılında mecburi hizmet mühleti bitince Türk Havacılık ve Uzay Sanayi’ne (TUSAŞ) geçen Murat Özpala (51) hayatını adadığı gökyüzü macerasını Hürriyet’e anlattı.
‘MARTI’YLA KANATLANDI
“Pilot olmak çocukluk hayalimdi. Çocukluğumda okuduğum ‘Küçük Prens’ ve ‘Martı’nın tesiriyle pilot olmayı başıma koydum. Bu kitaplar hayal kurmamı sağladı, yeryüzünden uzaklaşma, gökyüzüne çıkma hayali beni pilot olmaya itti. Eğitimlerimin akabinde Hava Kuvetleri Komutanlığı’nda 1996 ile 2010 yılları ortasında savaş pilotu olarak vazife yaptım. Birçok operasyonda yer aldım. 2010 yılında Hava Kuvvetleri’nde mecburi hizmetim bittiği için buradan ayrıldım, TUSAŞ’a test pilotu olarak geldim.
BU TOPRAĞIN ÇOCUKLARI
O periyot birinci ben vardım, bugün bir grubuz. Birçok genç arkadaşımıza da eğitimler veriyoruz. Kendi uçağımız, kendi pilotumuz. Bu toprağın çocuklarının yaptığı uçak, tekrar bu toprağın çocukları tarafından test ediliyor, uçuruluyor. Bundan daha büyük gurur olur mu? Gençlerimize sesleniyorum ‘Yüksekleri hedefleyin, gökyüzüne bakın, hayal kurun.’ Ve ne keyifli bize ki artık kendi kanatlarımızla uçuyoruz. Hayallerimize kendi kanatlarımızla ulaşıyoruz.”
“O AN BİLE, UÇAK YAPMA FIKRI NEDENIYLE ÇOK HEYECANLANMIŞTIM”
Özpala’nın Hürkuş ile birinci tanışması Hava Kuvvetleri’nde olmuş: “2004 yılında Hürkuş’u tasarlayan takım Çiğli Üssü’ne gelerek ‘Bir uçak yapmak istediklerini, bunun bir eğitim uçağı olacağını’ söyledi. O an bile, uçak yapma fikri nedeniyle çok heyecanlanmıştım. O gün yaşadığım heyecan ve istek, yıllar sonra Hürkuş ile yolumuzu kesiştirdi.
“AĞUSTOS 2013’TE HÜRKUŞ’U BİRİNCİ KERE YERDEN KALDIRDIM”
Vecihi Hürkuş’larla, Nuri Demirağ’larla, Mehmet Kum’larla, Şakir Zümre’lerle başlamış bir çalışma var, bir sevda, bir hayal var. Farklı nedenlerle daima yarım kalmış, bir formda kesintiye uğramış bu hayaller bugün gerçek oluyor. İşte bu hayaller Hürkuş’u doğurdu. Birinci test uçuşunda Hürkuş’un kokpitine geçtiğimde kendi kendime ‘Ne olacaksa olsun, ben bu uçağı bugün yerden kaldıracağım’ dedim. Yaşadığım heyecanı size anlatamam. 29 Ağustos 2013’te Hürkuş’u birinci sefer yerden kaldırdım. Havalandığım anki keyfi, memnunluğu kelama dökemem, fevkalade bir heyecan. Yaklaşık 13 dakika havada kaldım. Süper bir histi. Pistin kenarında binlerce kişi vardı. Hürkuş’un o birinci anına şahit olmak isteyen, kazasız belasız inmesini bekleyenler. Emeği geçen mühendisler, tüm çalışanlar. Piste inip ortalarından park alanına geçerken dua edenler, memnunluktan gözyaşı dökenler, ağlayanlar, birbirlerine sarılanlar vardı. Bir gurur ve memnunluk tablosuydu.”
VECİHİ HÜRKUŞ’UN KIZI GÖNÜL HÜRKUŞ İLE DUYGULANDIRAN ANISI
Özpala, Hürkuş’un isim babası olan Türk Havacılığı’nın duayen ismi Vecihi Hürkuş’un kızı Gönül Hürkuş ile anısını da Hürriyet’le paylaştı: “İlk uçuş ve birinci heyecan. Başarılı uçuşun akabinde indiğimde beni en çok etkileyen Gönül Hürkuş olmuştu. Birinci uçuştan indiğimde karşılayanlar ortasında o da vardı. Elini öptüm, bana verilen çiçeği ona verdim. Bana ‘Oğlum, ben 92 yaşındayım, babamın hayalini göreyim diye Allah bu ömrü verdi, bu yaşa kadar yaşattı’ diyerek gözyaşı döktü. Babasının kurduğu hayale şahitlik ettikten kısa mühlet sonra da vefat etti. Uçağın başında birbirimize sarılmıştık.”
YURT DIŞINA DA AÇILIYOR
Vecihi Hürkuş’un 1923 yılında imaline başlayıp 1924 yılında bitirdiği birinci yerli uçağımız Vecihi K-VI, birinci ve tek uçuşunu 28 Ocak 1925’te, İzmir–Seydiköy’de yapmıştı. Yıllar sonra yerli ve ulusal imkânlarla TUSAŞ’ın Ankara’daki tesislerinde geliştirilen birinci eğitim uçağına da Vecihi Hürkuş’un anısına, Hürkuş ismi verildi ve birinci uçuşunu 29 Ağustos 2013’te yaptı. Hürjet ve dünyanın sayılı 5’inci jenerasyon savaş uçağı olan Ulusal Muharip Uçak’ın geliştirilme süreçlerinde bilgi birikimi de sağlayan Hürkuş’un Nijer ve Çad için ihracat mutabakatları da imzalandı.