Togg’un Gemlik Yerleşkesi’nin açılışı yapıldı. Açılış merasiminde birinci yerli araba Togg, banttan indi. Banttan inen “Anadolu Ateşi” kırmızısı aracın direksiyon koltuğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı.
Türkiye’nin yerli arabası TOGG’un banttan inmesinin akabinde kimi çevreler tarafından olumsuz yorumlar yapıldı. Her şeye muhalefet etmeye istekli bir grup çevrelerin olduğunu yazısında belirten Hürriyet Gazetesi muharriri Ahmet Hakan, “Muhalif birtakım politikler, “yok şöyleydi, yok böyleydi” falan diye TOGG’a muhalefet ediyorlar. İşi gücü bırakmışlar, TOGG’la uğraşıyorlar. Yeryüzünün en akılsız muhalif tavırları ortasında birinci beşe girer bu tavır.” tabirlerini kullandı.
Ahmet Hakan’ın “En akılsız muhalefet: TOGG’a muhalefet” başlıklı yazısı şöyle;
Muhalif birtakım politikler, “yok şöyleydi, yok böyleydi” falan diye TOGG’a muhalefet ediyorlar. İşi gücü bırakmışlar, TOGG’la uğraşıyorlar.
Yeryüzünün en akılsız muhalif tavırları ortasında birinci beşe girer bu tavır.
TOGG olayına…
Halkın genel yaklaşımının ne olduğu konusuna zerre kadar baş yormamışlar.
– Ahalinin duyduğu heyecandan zerre kadar haberdar değiller.
– İhtilal otomobillerinin kıssasına zerre kadar odaklanmamışlar.
– Muhalif çizgideki vatandaşın bile olumlu bakışının zerre kadar farkında değiller.
En akılsız muhalefet: TOGG’a muhalefet
Öyle dar görüşlüler ki…
TOGG nedeniyle iktidar lehine doğan havayı, lakin TOGG’u örseleyecek çıkışlar yaparak dağıtabileceklerini zannediyorlar.
Ve vatandaş da şu iki siyasi çizgiyle baş başa kalıyor:
BİR: Bir yanda sınai ve fikri hakları Türkiye’nin olan bir araba üretmeye çalışan siyasi çizgi…
İKİ: Bu gayrete köstek olmaya çalışan, bu gayretin başarılı olmasını istemiyor üzere görünen siyasi çizgi…
Kendini fanatik olmayan, gözü dönmemiş olan, olaylara sağduyuyla yaklaşan bir vatandaşın yerine koy.
Hangi siyasi çizgiye gönlün sarfiyat?
Oysa yapılması gereken çok lakin çok kolay bir şey.
Çıkacaksın…
“Bu yeterli. Bu hoş. Bu şahane. Biz geldiğimizde bunu sürdüreceğiz. Hatta daha düzgününü yapacağız” diyeceksin.
Ve akabinde da susacaksın.
Sadece susacaksın.
Hem bu türlü adımlar atmıyorlar hem de ağlıyorlar, “Nasıl oldu da biz ruhsal üstünlüğü kaybettik?” falan diye.
İyi de siz bu türlü tavırlar sergilemeye devam ederseniz…
Bırakın ruhsal üstünlüğü…
Kendi psikolojinizin darmaduman olmasını bile engelleyemezsiniz.