Kamu Başdenetçisi Gurur Malkoç ve beraberindeki heyet, ‘Ombudsman Halkla Buluşuyor’ programı kapsamında Diyarbakır’a geldi. Bir otelde basın mensuplarıyla bir ortaya gelen Malkoç, gündemle ilgili açıklamalarda bulundu.
Diyarbakır’ın terörden en çok çeken kentlerin başında geldiğini söyleyen Malkoç, “Terörden en çok mağdur olan insanların yaşadığı kent. Bilhassa hendek, çukur, bombalama ve terör olaylarının sona ermesiyle birlikte Diyarbakır eski canlılığını, eski huzurunu tekrar buldu. Her alanda yapılan çalışmalardan, memleketler arası toplantılara kadar Diyarbakır yeni bir merkez oldu. Şikayetlerimize baktığımızda bizim 10 yıllık tarihimiz içerisinde Diyarbakır’dan 4 binin üzerinde şikayet almışız. Bu olağanüstü kıymetlidir. Bunların kıymetli bir kısmını da meseleleri çözerek karara bağlamışız. Türkiye ortalamasının üzerinde bir şikayet gelmiş. Geçmişte yaşanılan badireler hatırlandığında da bu da çok olağandır. Artık, Bağdat’ın, Halep’in, Şam’ın yahut Beyrut’un o eski işlevi yok artık. Oralar yıkıldı, düzelmesi uzunca vakit alacak. İşte bu kentlerin işlevini kültürel, toplumsal, siyasi, iktisadi açıdan başta Diyarbakır olmak üzere Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin üstlenmek zorunda. Buna hazır olmalılar” dedi.
‘PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BELİ KIRILDI’
Türkiye’de 2010 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle Türkiye’de halk ve özgürlüklerin genişletilmesi manasında olağanüstü değerli bir uzaklığın alındığını söyleyen Malkoç, “Ancak 2013- 14- 15- 16 yıllarında PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin ve FETÖ terör örgütünün bu huzur ortamını, bu hak ve özgürlükler ortamını zehirlemesi sebebiyle başta çukur, hendek olaylarının akabinde 15 Temmuz darbe teşebbüsünde ister istemez hak ve özgürlükler alanında kısıtlamalar oldu. İnanılmaz haller ilan edildi. Lakin şunu da belirteyim ki, ortadan geçen müddet içerisinde Türkiye’de tekrardan olağanlaşma oldu. PKK terör örgütünün beli kırıldı. Faaliyetleri minimum düzeye indi, FETÖ terör örgütüne de ağır darbeler vuruldu. Yurt içinde hareketsiz hale getirildi. İşte bu ortamda Türkiye’de hak ve özgürlüklerinin önü açıldı. Bizler de kamu denetçileri olarak devletle vatandaş ortasındaki problemleri sorunları yargıya intikal etmeden, bir bakıma hakem rolüyle yahut arabuluculuk rolüyle yahut halkın avukatı rolüyle çözmeye çalışan bir kurumuz” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından kendilerine bir teklif iletildiğini kaydeden Malkoç, “Savaş bölgelerinde binlerce refakatsiz çocuk var. Bunların bir kısmının anne ve babaları ölmüş. Bir kısmı savaş sebebiyle anne ve babalarını kaybetmiş yahut terk edilmiş. Bizim Rusya ve Ukrayna ombudsmanlarıyla münasebetlerimizi bildikleri için bu refakatsiz çocuklara nasıl yardımcı olabiliriz diye teklif geldi. Bilindiği üzere Ukraynalı çocuklardan 1200’ü Türkiye’de. Eğitimlerine online olarak devam edebiliyorlar. UNICEF’ten bu türlü bir teklif gelince biz Rus ve Ukrayna ombudsmanlarıyla temasa geçtik. Kendilerine mevzuyu ilettik. Kabul ettiler. Hatta hem Rusya hem de Ukrayna ombudsmanı bizim bu teklifimize olumlu karşılık verirken bize bir teklifte de bulundular; Bunu yalnızca çocuklarla hudutlu tutmayalım dediler. Rus ombudsmanı Rus vatandaşlarının Ukrayna’daki durumunu görmek istediklerini, oraya gittiklerinde yanlarında Türk ombudsmanı olmasını istediler, Ukrayna Ombudsmanı da yalnızca savaş bölgelerinde değil, Rusya’daki Ukrayna vatandaşlarını ziyaret etmek istediler, Türkiye Ombudsmanı da orada olsun istediler. Biz bunu memnuniyetle karşıladık” sözlerini kullandı.
EVLAT NÖBETİ YAPAN AİLELERİ ZİYARET
Diyarbakır’a gelen Kamu Başdenetçisi Erdem Malkoç, Bağlar ilçesinde bulunan HDP vilayet binası önündeki evlat nöbetindeki aileleri ziyaret etti. Eşi Ayşe ile evlat nöbetindeki aileleri ziyaret eden Gurur Malkoç, aileler tarafından karşılandı. Burada çadır içerisine giren Malkoç, çocukların fotoğraflarına bakarak, öykülerini dinledi.
‘TERÖRDEN EN FAZLA MAĞDUR OLAN ÇOCUKLAR VE ANNELERDİR’
Ziyarette konuşan Kamu Başdenetçisi Gurur Malkoç, 5 yıldan bu yana devletin aldığı önlemler sonucunda Türkiye içerisinde terörün kökünün kazınmak üzere olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin etrafında Suriye’de ve Irak’ta iç savaş var. İran’da ambargo var. Ukrayna ve Rusya ortasında savaş var. Biz bu türlü bir bölgede yaşıyoruz. Bin yıldan beri Kürt ve Türk ile başkalarıyla bir arada kardeşçe huzur içerisinde bu bölgede yaşadı bu beşerler. Bilhassa yabancıların ortaya girmesiyle PKK üzere gibisi terör örgütlerini örgütleyip milletimizin başına bela etmesi sonucu bu bahsettiğimiz olaylar meydana geliyor. Terörden en fazla mağdur olan çocuklar ve annelerdir. Bunun en açık ve somut örneği de burada. Bütün anneleri dinledik, 14-15 yaşlarında lise çağında ve 9 yaşında ilköğretim çağındaki çocukları kandırarak dağa çıkarmışlar. Bunlar çocuk ve günahsız beşerler. Kendi kirli emellerine alet ediyorlar. Ancak şunu memnuniyetle belirteyim ki nasıl terörün en büyük mağduru çocuklar ve annelerse, annelerin çocuklarına sahip çıktığını Diyarbakır anneleri olayında çok açık ve net gördük. Biraz evvel çocukların annelerini dinlerken hem gözüm yaşardı hem de göğsüm kabardı. Geleceğe olan umudum daha da arttı. Çocukları kandırılan annelerimiz bu kararlılıkta ve azimde olduktan sonra bu çocukları inşallah onların elinden alacağız. Bunda tereddüdümüz yok.”