Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin açıklamalarından satır başları;
Çok bahtsız bir söz bence herhalde ekmekten nasiplenmeyen kişi sıfatını da alır yakında. Zira ekmek en temel besinimiz. Dünyanın gelişmiş, geri kalmış, gelişmekte olan bütün ülkelerinde en çok tüketilen bir eser. Malumunuz en son Rusya – Ukrayna savaşında da koridorun ismi meyve zerzevat koridoru değil tahıl koridoru. Münasebetiyle tek başına tahıl koridoru kavramı bile ekmeğin ve bu ekmeğin buğdaydan yahut mısırdan yapılmasından bağımsız olarak söylüyorum ne kadar temel ve vazgeçilmez olduğunu gösteriyor. Alışılmış şu anda yargıya intikal etmiş olan bir süreç var. Ancak ifadeyi asla kabul etmiyoruz.
Biz bakanlık olarak da ekmekte bilhassa fiyatla ilgili vatandaşlarımız bunu tüketmede rastgele bir yavaşlama yahut gerileme olmasın diye de un regülasyonu ismi altında 7.450 TL’den aldığımız buğdayı 4.500 liradan un yapıp bunu fırıncılara veren sanayiciye veriyoruz. Yani 2.950 lira ton başına da bir regülasyon çerçevesinde dayanak uygulamış oluyoruz. Gayemiz vatandaşımızın ekmeğe erişimini ekmekle ilgili en ufak bir tereddüt yaşatmayalım onlar yaşamasınlar istiyoruz.
TAHIL KORİDORU KRİZİNİ TÜRKİYE ÇÖZDÜ
Öncelikle tahıl koridorundan da kısaca bahsetmek lazım. Türkiye’yi tanım ederken Asya ile Avrupa ortasında köprü misyonu gören bir ülke denip geçilirdi lakin gördük ki Türkiye şu son 20 yılda ne kadar kıymetli bir ülke olduğunu ve ne kadar vazgeçilmez bir ülke olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Alışılmış bu durup dururken de olmadı 20 yıllık süreçte ve Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde ve Türkiye’nin sahip olduğu kurumsal kapasitesi bir devlet yapısı sistemleri sayesinde bir noktaya gelindi. Türkiye sürdürülebilir, istikrarlı ve önder diplomasisiyle bu süreci muvaffakiyetle tamamlamış oldu. Türkiye ne kadar vazgeçilmez ülke olduğunu gösterdi.
Ayın 31’inde bir aksama oldu yine Sayın Cumhurbaşkanımız devreye girdi ve tekrar kaldığı yerden devam ediyor. Bugün 432 gemi dün prestijiyle söylüyorum 10.1 milyon ton tahıl başta olmak üzere besin eserlerini bu koridordan geçirdi. Yüzde 60’a yakınının yani 6 milyon tonluk kısmını Avrupa ülkeleri alıyor aslan hissesini onlar alıyor. Asya için yüzde 21.4 üzere bir oran. Afrika için biraz daha düşük. Fakat burada en çarpıcı olan BM’nin en geri kalmış ülkeler kategorisindeki ülkeler için verilen hisse yalnızca yüzde 5,5.
Sayın Putin’in biz bedelsiz fiyatsız buğday vereceğiz tabirinden sonra Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığı görüşmede biz de devamında inşallah bu ülkelere bunu yalnızca buğday olarak değil birebir vakitte un olarak makarna olarak bulgur olarak onların muhtaçlığı olabilecek formatlarda bu eserleri onlara vermiş olacağız. Bu da natürel ki hem bir insani nazaran hem de dünya barışı ismine bu türlü düşüncelerin yaşandığı bir periyotta ülkemiz için de milletimiz için de bir asil davranış. Bu hususa ait ayrıntıları da Sayın Cumhurbaşkanımız Endonezya’da malum önümüzdeki hafta G20 Doruğu var, Sayın Putin ile yapacağı görüşmede tekrar bunun gündeme geleceğini biliyoruz. Ondan sonra da büyük bir ivmeyle bu süreç yaşatılacak.
İSTANBUL’UN HİÇ YAĞIŞ OLMASA 4 AYLIK SUYU VAR
İstanbul için hiçbir yağış olmasa 4 aylık suyumuz var. Ankara için 8 aylık rezervlerimiz var. Yeraltı depolarıyla ilgili olarak şu ana kadar 102 adet yeraltı depolamaları sayesinde 70 milyon metreküp suyu tutabilir hale geldik. 22 milyon metreküplük de içme suyu rezervimiz oluşuyor. Yapılan çalışmalar, stratejiler var. Aralık ayında ziraî kuraklıkla uğraş aksiyon planını açıklayacağız. Son 20 yılda yapılan barajlarla 47 milyar metreküp su rezervlerine kazandırılmış toplam su rezervi 180 milyar metreküp olmuştur. Muazzam bir sayı. Yalnızca 3’te1’i 20 yılda yapıldı. Türkiye’nin en yüksek gövde yüksekliği olan Yusufeli Barajı var. 56 kilometre bu barajın üretimi için yapılmış tüneller var. TARSİM’le kuraklık yaşayan çiftçilere sigorta devreye girip, hasarı karşılamış oluyor.
ORMAN YANGINLARI
Geçtiğimiz yıl afet seviyesinde yangın sürecinde kaybettiği orman alanları var. Biz bilhassa bu dönemin başında çok değerli uygulamaları hayata geçirdik. 10 tanesi gece de kullanılabilir özelliği olan helikopterler, toplam 55 tane. 20 uçağımız var. 8 tane İHA’mız var. Yapay zeka kullanıyoruz. 776 tane kulemiz var. Akıllı kule. Yangın gördüyse tahlil edip ilgili yere alarm olarak gönderen sistemlerimiz var. Bizim insan kaynaklarımız noktasında da 25 bin çalışanımız var. 462 bireyden oluşan ORKUT ismi verilen timimiz var, özel eğitimliler.
SU ESERLERİ İÇİN AMACIMIZ 2 MİLYAR DOLAR
1380 sayılı su eserleri avcılığıyla ilgili kanunumuz var. Bu kanunun hepimizi bağlayan kararları var. Marmara Denizi’miz hasarlı bir ekosisteme sahip. Çok dikkat etmemiz gereken bir deniz. İstanbul ve Çanakkale Boğazı 20 yıldan beri şu anda ticari su eserleri avcılığına kapalı olan bölge. Buradaki balıkların Karadeniz’e çıkışına ya da boğazdan geçip Marmara’ya girmesine müsaade vermemiz gerekiyor. O balıkların o coğrafyaya eriştikten sonra daha uygun geliştiklerini görüyoruz. Tarımın aslında kendisi net ihracatçıyız. 19 yılda ihracat fazlası elde edilen ölçü 87 milyar dolardır. Hem kendi vatandaşı için üreten hem de dışarıdakiler için üreten ülkeyiz. Bunun içinde bizim su eserleri ihracatımız 2021 yılında 1.4 milyar Dolar. 200 milyon dolarlık da ithalatımız var. Bizim şu anki teknelerimiz Avrupa’da başkan pozisyonunda diyebilirim. Balıkçılarımızın avlanmalarına yasak getirmiyoruz. Atlantik’ten Hint Okyanusu’na kadar avlanma yapmalarını sağlıyoruz. Su eserleri için 2023 için amacımız 2 milyar dolar. Ulaştırma Bakanlığımız yaptığı açıklamayı geri çekti. Bizim bakanlığımızda olan bir konu.
SAHİPLERİNE KİRA BEDELİ ÖDEYECEĞİZ
6 milyon 600 bin dekarlık bizim atıl olan toprağımız var. Bu TARIM yerlerinin kullanılmayan bir kısmı nadasla ilgilidir. Nadastan kaynaklı olarak yahut kırsalı terk edip kente göçenler var. İlgisiz kalmış tarım yerleri var. İşletme sahibi tarla yakınındaysa ekeceği tohumun yüzde 75’ini biz veriyoruz, işletme yalnızca yüzde 25’ini veriyor. Ekilmeyen alanlarla ilgili şayet 2 yıldan fazla orası boş kalmaya devam ederse sahiplerine “Siz 2 yıldır ekmiyorsunuz, biz burada size kira bedeli ödeyeceğiz, üretim yapması için portföye üretim yaptıracağız” diyeceğiz.
BİZİM ÜLKEMİZE İHRACATI YAPILMADI
Bu mevzuda yetkili ünitemiz var. Tertipli denetimler yapılıyor. 1 milyonun üzerinde denetim yapılmış. Bu firmaya ilişkin Mayıs ve Temmuz aylarında sumakla ilgili eserlerinde bahse bahis kimyasallar olduğu için tespit ediliyor ve savcılığa kabahat duyurusunda bulunuluyor. Yargıya intikal etmiş durumlar var. Bu ülkenin bize rastgele bir biçimde kendi ülkenizin markasında bu çıktı diye resmi müracaatları yok. Bizim ülkemizden bu eserin ihracatı kelam konusu değil. Bunu söylemem kâfi sanırım